“Tevhidi Sosyal Düşünce”

ZORUNLU DİN DERSİ ÜZERİNDEN MANTIKSIZ AÇILIMLAR

Türkiye nufusunun %99'un dan  biraz fazlasının, dininin İslam olduğu bir ülkedir. Türkiye, Kur'an-Sünnet çizgisindeki İslam'ın son bin yıldaki bayraktarı temsilcisi konumunda bir ülkedir. Türkiye'nin 1984' de Eruh'da müslüman kürt kardeşlerimizi PKK'nın  (Müslüman Kürt katili bu örgütün)öldürmesi sonucuyla başlayan terörle karşı karşıya kalan doğulu-batılı müslüman halk, bu dinin hizmetkarı olmuştur. Türkiye'nin doğusundan batısına değin tüm ülkede yaşayan bu müslüman insanların tarihi kökleri, ecdadı, İslam'a bayraktarlık yapma hizmetkarlığından şeref duymuştur. Yine bugün de bu şerefli hizmeti, ülkenin doğusundan batısına değin yerli, müslüman, Batı emperyalizminin "insan hakları/etnik ayırımcılık/özgürlükler" üzerinden ihanet söylemciliğinde bulunmayan her ferdi, bu duygu ve düşünce ile birleşik ve bütünleşmiş halde bulunmaktadır.

Türkiye, modernleşme üzerinden liberal-kapitalizm, liberal demokrasi, laiklik, laisizm, jakobenizm,sekülerleşme anlayışları üzerine bina edilmiş, protestanlık, katoliklik, ortodoksluk, siyonzim ve masonluk paremetreleriyle derinleştirilmiş, Batı haçlı medeniyetiyle Çanakkale savaşları, Birinci Dünya savaşı ve sonrasında 1974'de Kıbrıs'da yapılan savaşlara karşı müslüman Türk toplumunun Doğu'lusu Batı'lısı dinimiz, vatanımız, bayrağımızın, devletimizin korunması adına tek bir Allah inancıyla, Resullah'a ümmet olma şuuruyla, Kutsal kitabımız olan  Kur'an-ı Kerime sahip çıkma adına bu pagan haçlı zihniyetiyle mücadele etmiştir. Bu yolda "Gazi olmuştur", "Şehit olmuştur".

 En yakın tarih itibariyla 1974 de dahi Kıbrıs savaşında bile "vatanım için canımı vermeye hazırım" diyen Türkiye'nin doğulusu, güney doğulusu, Orta ve Batı Anadolu'da yaşayan Müslüman insanı; birlik, beraberlik şuuru içinde dininin emri gereği, vatanı için fedekarlık yapma hassasiyeti ortaya koyduğu 45-50 yaş civarındaki insanlarımızca aynen yaşanarak bilinmektedir. Bu yaş altındaki yeni nesiller için o dönemin( özellikle1974 Temmuz-Ağustos ) gazetelerine kütüphanelerden bakıldığında Türkiye'nin doğusundan, güney doğusundan, Batı ve orta Anadolu’sundan askerlik şubelerine insanların koşup bizi de vatanımız için savaşa götürün diyen beyanları, resimleri, yazıları okumaları mümkündür.

   1974'ün Türkiye'sinin doğusunda, batısında, güney doğusunda, orta Anadolu'sunda manzara budur. Ancak 1984'e gelindiğinde ise 1974'de bilerek, isteyerek canlarını, bedenlerini bu vatana, İslam 'ın şehitlik ödülüne, Şehit olarak Peygamber Efendimize(SAV)kavuşmak isteyen tüm bölgelerdeki insanlarımız ve özellikle doğu ve güney doğu bölgesindeki Müslüman  insanlarımıza Marksist, ateist, Allah'ı inkarı kendisine siyasi bir bakış olarak kabul eden PKK, on yıl önce vatanları için can veren bölge insanına Eruh'da katliam uygulayarak, Müslüman Kürt kardeşlerimizi katlederek sözde Türklere karşı Kürtlerin haklarını koruma, etnik haklara kavuşturma, özgürlük gibi sahte söylemlerle bölge halkının;

-        canına,

-        malına,

-        İslam dinine olan  bağlılığına,

-        Bölge insanının kutsal Kitabı olan Kur'anı-Kerim'e,

-        Resullullah Efendimiz'in sünnet yaşantısının bölge insanı üzerindeki etkisinin giderilmesine,

-        -Osmanlı'nın tarihi müktesatına,

-        Türkiye'nin milli devlet yapısına olan bağlılıklarına, bir olma,

-        Batı haçlı medeniyetini rahatsız eden bin yıllık bu dayanışma duygu ve hislerini ortadan kaldırmaya yönelik zihin yıkanmasına, 

-        Sahte ayrı bir millet olma şuurunun verilmesine,

-        Farklılık üzerinden etnik bir kimlik üretilerek bu bölge insanının ateizme, İslam'dan uzaklaşmasına, uluslararası kara para ve uyuşturucu trafiğine açık hale getirilmesine,

-        Anadolu İslam birliğinin, Kur'an-sünnet şuurunun bozulmasına,

-        Yapay devletçiliklerin oluşturulmasına,

-        Hayali Ermeni yapısının ve Siyonist Yahudi’nin Ortadoğu güvenliğinin sağlanmasına hizmet etme sürecine yönelik kaos, korku, terör günlerinin başlamasına yol açılmıştır.

Siyasallaşan bölücü kürtçülük (devletin içindeki Beyaz Türklerin yardımıyla) bir taraftan sahte bir etnik yapı oluşturmakta, öte yandan bölgedeki Sünni Kürtlerin içine Ermeni yapıyı alevi Kürt şeklinde sunarak ateist, dindışı bir zihniyeti dinamik tutmuştur.

Post modern süreçte ise artık bölücü başı yumuşak/uyumlaştırıcı gözüken kültürel temalı mektuplar yazmakta, öte yandan emanetçi eş başkan Demirtaş zorunlu din dersinin kaldırılması üzerinden müslüman Türkiye'ye ve İslam dinine dil uzatarak haddini aşan ciddiyetsiz bir tutum ortaya koymuştur. Bu tutmuyla Müslüman kürtlerin İslam'a olan bağlılıklarına da saygısızlık ve pervasızlık göstererek, İslam karşıtlığı üzerinde haddini aşan beyanlarda bulunmuştur. "Zorunlu din dersinin inancın yaşanmasını zorlaştıran bir durum ve baskı olduğunu söyleyerek" akıllara ziyan bir açıklama ile esasında hafif akıl düzeyine sahip bir bakış düzeyini ortaya koymuştur.

Türkiye müslüma bir ülkedir.  1974 ve sonrasında da kürtler, müslüman ve Türk milletiyle tarihi ve ontolojik derinlikli bağları bulunmakla birlikte, yine bu Kürtlerin bölgede Alevilik içine girmiş Ermeni dönmesi Kürt görünümlü kesimlerle ve Keldani, Asuri ve diğer marjinal azınlıklıklarla ne kültürel ne de dini ne de sosyal bir ilgileri kültür sosyolojisi açısından dahi bulunmamaktadır. Sosyolojileri farklı olan bu vatandaşlarımız, sünni İslam vasfı üzerinden devlet içindeki beyaz Türklerin "jakoben" güçleri ile bölücü gayri müslim Kürtlerin el birliği ile ortaya baskıcı ve dayatmacı Kürtçülüğe maruz bırakılmışlardır. Bu durumu meşrulaştırma da liberalizmin özgürlük, haklar, ve demokrasinin jakoben otoriterizmi besleyen teorik görüşleri malzeme olarak kullanılmıştır.

Sonuç itibariyle şımartılmış bir yapay etnik Kürtçülük, günümüzde milletimizin bin yıllık kardeşliğine ve has dini olan İslam'a haksız ve cahilce söz etme cüretini ortaya çıkarmıştır. Doğu ve güney doğudaki Kuran-sünnet çizgisindeki, Hz Peygamber Efendimiz sevdalısı daha 1974 de "vatanım için can vermeye hazırım" diyen bu insanların, bölücü, esasında ateist kökenli gayri kürt menşeili ve İslam'a söz eden insanlarla, aslında paylaşacağı hiç bir şeyin olmadığı gün gibi açıkça gözükmektedir. Ancak milli devlet merkezli bürokrat, akademisyen ve ilim adamlarımızın  onlarca yıldır pagan merkezli Batı sosyoljisinden, siyaset okumalarından hareket eden tavır bilgi ve davranışları ve dünyevileşmeleri sonucu, yani ilmi gafletleri neticesinde, Ermeni, Yahudi ve Haçlı zihniyetini...vs, iş yapar noktaya taşımışlardır.

Yazarın Son Makaleleri

Sosyal Ağlarda Paylaş

Twitter Facebook Google+ E-mail

Kategoriler

Son Yazılar