“Tevhidi Sosyal Düşünce”

YENİ TÜRKİYE SÜRECİNDE MİLLİ HUKUK İNŞASININ GEREKLİLİĞİ ÜZERİNE

Toplumların birbirlerine benzemezlik taşımaları, kendi kültürel farklılıklarından kaynaklanır. Bu durumda da her bir toplum, ayrı medeniyet-kültür sistemlerinden beslenmelerine bağlı olarak kendi hukuk anlayışlarını oluştururlar. Bu hukuk içinde evrensel insan unsuruna yönelik “hak”lar bulunurken pek çok konuda da evrenselin dışında özgün kültürün temel özelliklerine göre bir hukuk sistemi oluşur.

Oysa dünyanın modern dönemi olarak belirtilen 18.yüzyıl sürecinden itibaren aydınlanma düşüncesi, pozitivizm ve modernite sistematiğinin çerçevesini oluşturmuştur. Aydınlanma düşüncesi ve pozitivizm bağlamından hareketle bu modernite sistematiği, hayata kendi merkezinden bakan bir ; hukuk anlayışını, iktisat anlayışını, sosyoloji/toplum görüşünü, eğitim anlayışını, düşünce(felsefe) anlayışını ve diğer benzer alanlardaki anlayışlarını, kendi dışındaki toplumlara  dayatmıştır. Yani dünyaya modernlik, modern ve çağdaş olma vurgusuyla kendi hukuk anlayışının doktirinini ve buna dayalı tatbikatı da uygulamada mecbur etmiştir. Bunun üzerine modernite düşüncesinin “tek tipçiliği”, modernliğin en temel oligarşik boyutunu oluşturmuştur. Hukuk alanı da bu durumdan en çok etkilenen ilim sahası olmuştur. Oysa kültürlerin farklılığı, kültür sistemlerini dolayısıyla toplum sistemlerinin izafilik taşımasını gerekli kılmaktadır. İzafilik konusu bu  somut akılcı sonucu ortaya koymasına rağmen Batı hegemon modernite anlayışı, çağdaşlık adına bu tek tipçi hukuk modelini, dünya üzerinde “evrensel hukuk sisteminin gerçeği” şeklinde sunmuştur. Böylece toplumların özgün hukuk gerçeğini iptal eden bir çerçeve içinde t modern liberal-pozitivist hukuk anlayışını batı dışı toplumlara oturtulmuştur. Bu modern görüntülü dayatmacı modern-pozitif hukuk sistemi, esasında ilmi gerçeklere ters düşmektedir.

Bir toplumun, milli kültür sisteminin evrensel hukuka ait temel kabulleri benimsemesi yanında kendi özgün düşünce ve zihniyet yapısına göre bir hukuk sistemi kurması hem mümkündür, hem de gereklidir. Bu durumun oluşması sonucu bir toplumun başka kültürlere/medeniyetlere bağlı olmayan milli bir toplum oluşturmanın en temel şartını milli hukuk anlayışı üzerinden kurmuş olduğu “hukuk sistemi” ve “özgün hukuk metodolojisi”nin varlığı oluşturmaktadır.

Bundan dolayı yeni bir milli hukuk inşası, Yeni Türkiye’nin, kendi özgün kültür ve zihniyet dünyası temellerine göre oluşmasına  en önemli katkıyı sağlayacağı açıktır.

Buna göre Türkiye’nin “Milli hukuk anlayışı” ve “kültürlerin izafiliği” üzerinden;

  • Nasıl bir hukuk zihniyeti,
  • Nasıl bir anayasa,
  • Nasıl bir “bilgi aklı” ile hukuk inşası,
  • Nasıl bir idare hukuku
  • Nasıl bir ticaret hukuku
  • Nasıl bir adaletli vergi hukuku
  • Nasıl bir “dengeci iktisat” sistemi oluşturmanın hukuku,
  • Nasıl bir siyasetin hukuku,
  • Hukuku oluşturan bilginin ;

A-Doğmatik anlayışa göre hukuk bilgisinin

kökenleri/temelleri

B- Salt Rasyonalizme göre hukuk bilgisinin

kökenleri/temelleri

C-Akıl ve değere göre (Bütüncül hukuk aklına göre)  Hukuk bilgisinin kökenleri/temelleri

gibi konular üzerinden gidilerek “kültürel izafilik” ve “mukayeseli medeniyetler analizi” sistematiğinden hareketle, Yeni Türkiye süreci bağlamında Milli Hukuk İnşasının oluşumunun yöntemsel açılımı sağlanabilir.

Bu tip bir milli hukuk inşasının oluşumu için sadece hukukçular değil, hukukçuların yanında; felsefe, sosyoloji, medeniyet/tarih felsefecileri, iktisat tarihçileri gibi diğer içtimai ilimler (sosyal bilimler) alanlarındaki araştırmacılarından oluşan çalıştayların, panellerin, sempozyumların başta hukuk alanına yönelik icracı kurumların önderliğindeyapılması gereği bulunmaktadır. Çünkü hukuk ile ilgili Türkiye’deki akademik birimlerin hem yapılanması ve hem de yetiştirmiş olduğu insan inşa modeli, pozitivist-liberal hukuk anlayış çerçevesinde olduğundan bu kurumların, söz konusu var olan sistemden kıpramaya pek de yanaşmayan bir statüko içinde olduğu açıktır. Bundan dolayı Yeni Türkiye sürecinde yeni inşa ve ihyanın oluşabilmesi için öncelikli gerekli olan “milli hukuk sistem modeli”nin oluşturulmasıdır. Bunun kurulma ihtiyacına cevap verilebilmesi için de ivedilikle pozitivist-liberal hukuk sistem anlayışının masaya yatırılıp  “özgün sistem-milli devlet-izafilik-milli kültür-milli hukuk” etkileşimi ekseninde ele alınması gereği bulunmaktadır. Çünkü mevcut üniversitelerin pozitivist-liberal temeli salt akılcı hukuk anlayışlarının milli kültür farklılıklarının dikkate almayan pozitivist hukuk sistem yönteminin, kendiliğinden böyle bir toplumsal sıçrama yapmasına imkân vermeyen yönü bulunmaktadır. Bu özelliği ile mevcut üniversitelerin hukuk fakültelerinde okutulan liberal hukukun, Yeni Türkiye inşa ve ihyasına yeterince hitap etmediği açıktır. Bu durumun idraki ve buna yönelik ilmi çalışmaların yapılması, “milli devlet yapısı”nın beşeri içtimai gelişmesi açısından önemli sıçrama noktalarından birisini oluşturmaktadır.

Yazarın Son Makaleleri

Sosyal Ağlarda Paylaş

Twitter Facebook Google+ E-mail

Kategoriler

Son Yazılar