“Tevhidi Sosyal Düşünce”

Nüfus Oyunları ve Türk Toplumunda Genç Nüfusun Sinerjisi

Peygamber Efendimiz (SAV): “ Evlenin ve çoğalın”  beyanlarıyla güçlü bir medeniyet ve onun toplumunu oluşturma amacı taşıdığı söylenebilir. Hz. Peygamber (SAV) Efendimiz’in bu ifadelerine rağmen, ülkemizdeki Batı liberal düşüncesi tesirinden kalan aydın, siyasi, bürokrat kesim ise Batı medeniyet’inin Batı’yı merkeze alan siyasi, ideolojik tesirinde kalarak, Türkiye’de nüfus planlamasının yapılmasının ekonomik, toplumsal gereklerine vurgu yapan bir kamuoyu oluşturma faaliyeti içinde bulunmaktadırlar. Oysa nüfus planlaması konusu, sadece ülke nüfusunun sayısı, niteliği gibi meseleleri konuşan biralan değildir. Bunun yanında siyasi, milli ve manevi bir boyutu da bulunduğunda dolayı; dış güçler, uluslar arası siyaset, strateji, milli menfaatler gibi pek çok etkiye bağlı olarak gelişen bir konudur. Türkiye’ye devamlı olarak nüfus planlaması yapılmasına yönelik görüşler ortaya koyan Gelişmiş Batı’lı ülkelerin nüfus oranları, ülkemizden 3-4  kat daha  yoğun bir seviyededir. Bu yoğunluğa rağmen, kendi ülke vatandaşları için doğumu sürekli teşvik etmekte oldukları da görülmektedir(Babuna 1988:129).

Buna karşın başta liberal, jakoben Türk bürokrasisinin ve siyasetinin özellikle “merkez sağ ve merkez sol” algısı üzerinden kendi kadrolarına, ülkenin kaynaklarının peşkeş çekmelerinin sonucu, Türkiye’nin kaynaklarının hortumlanması sağlanmıştır. Bu milletin parasının yandaşa peşkeş çekilmesiyle; yatırımların artması, yeni istihdam alanlarının açılması ve diğer toplumsal gelişmeyi sağlayıcı unsurların önünün tıkanmıştır. Böylece hortumlamaya bağlı olarak hep kaynak yetersizliği bahanesiyle yatırıma, büyümeye ve gelişmeye yönelik faaliyetler gerçekleştirilememiştir. Bu yatırım, büyüme, gelişme eksikliğine bağlı olarak yeni istihdam alanlarının oluşturulamamasının faturası da ağırlıklı olarak nüfus artışına kesilmiştir.  Esasında Türkiye’ye  nüfus artışının önlenmesine yönelik  yapılan telkinler, gelişmiş Batı’nın nüfusa yönelik kendisiyle Türkiye arasındaki makasın açılmamasını sağlamak için yapmakta olduğu söylenebilir.  Bu konuda üniversal bilgi, önemli bir amaca hizmet etmede kullanılmaktadır. Örneğin modern Batı  iktisat –demografi bilimine göre nüfus artışının ortaya koyduğu toplumsal olumsuzluklardan  dolayı, nüfus artışı sorunlu olarak kabul edilir. Oysa Gelişmiş Batı ülkeleri ise nüfus artışının sağlanmasına yönelik teşvikleri, kendi iç bünyesinde had safhada kullanmaktadır. Bu iki durum dışarıdan bakıldığında, birbirine zıt gibi görülmektedir. Oysa konunun kendi içinde bir iç bütünlüğü bulunmaktadır.

Nüfus-Demografi ilişkisinde Obskurantik(Bilmesinlercilik)  Algı

Az gelişmiş ülkelerin ya da özellikle gelişmekte olan ülkelerin nüfusunun hızlı artması sonucu buralarda okutulan modern liberal-kapitalist iktisat BİLİMİ yoluyla, nüfus artış hızının yüksek olmasının olumsuz sonuçlarını öne çıkarılır. İşin içine obskurantizmin sokulduğu gözlemlenir. Liberal-kapitalist bilgi yoluyla işin aslının” bilmesinlerciliği” ortaya konur. Buna göre az gelişmiş ülke/lerde nüfus artışının ortaya çıkardığı sonuçları liberal-kapitalist iktisat bilimi vasıtasıyla şöyle belirtebiliriz. Nüfus artışının yüksek olması sonucu ülkede:

  • İşsizlik artar.
  • Kalkınma hızı azalır.
  • Kişi başına düşen milli gelir azalır.
  • Tasarruflar azalır, tüketim artar.
  • Hayat şartları zorlaşır.
  • İç ve dış göçler artar.
  • İhracat azalır.
  • Nüfusa bağlı yatırımlar (Demografik yatırım) artar.
  • Belediye hizmetleri zorlaşır.
  • Konut sıkıntısı yaşanır.
  • Çevre kirliliği artar.
  • Gecekondulaşma artar.
  • Tarım arazileri amaç dışı kullanılır, şeklindeki olumsuzluklar içeren bir yaklaşıma göre kamuoyu yönlendirilir(http://www.bilgiustam.com/28. 12. 2010- 13:26). 

Aynı modern liberal-kapitalist modelin uygulandığı gelişmiş ekonomiler ise kendi nüfuslarının artması için liberal-kapitalizmin egosantrikçi ruhuna aykırı olsa dahi, doğurganlığa örneğin 1,2,3,4. çocuk sayılarının her biri için  artan oranlarda ayrı  ayrı teşvikler yoluyla nüfus artış hızını sağlama politikasını benimsenmektedir.  Bu noktada gelişmiş toplumlar, gelişmekte olan ülkelerin nüfusunun artışını;

  1. modern bilimsel iktisat bilgisiyle ,
  2. medya,
  3. çağdaş modernist aydın telkinleriyle azaltamaya çalıştığı görülür.

Böylece gelişmiş toplumlar, bu gelişmekte olan toplumlarda yukarıdaki üç propaganda yoluyla 4,5,6 çocuklu olmayı bir yandan  “köylülük, gerilik, kültürsüzlük, ” anlamına gelebilecek sosyal aşağılama algısının oluşturularak öte yandan da ekonomik zorlukları, “hayatın pahalığı, geçim zorluğu” gibi ekonomik zorlukları işaret eden etkenleri öne sürerek,  tek ya da en fazla iki çocukluluk teşvik etmektedirler. Bu yolla nüfus artış hızı dizginlenmeye çalışılmakta olduğu ifade edilir. Buna göre doğurganlığını yitirmiş gelişmiş ülkeler,kendi toplumlarının nüfusunu artıramayınca da, kendisiyle gelişmekte olan toplumlar arasındaki makasın daha fazla açılmaması için bu yolları kullandıkları  anlaşılmaktadır. 

Öte yandan  günümüzde sanayileşmesini tamamlamış küresel politikalarda söz  sahibi olan modern gelişmiş dünya toplumları, nüfus artış hızlarının nerdeyse sıfırlara inmesine ya da bunun çok az üzerinde artmasına bağlı olarak(İngiltere, Fransa, İtalya) çok ciddi  bir genç nüfus krizi içinde bulunmaktadırlar. Ancak   bu ülkelerdeki artışlar, “genç nufus” yetersizliği sorunun çözüme kavuşturacak düzeylerde bulunmamaktadır. Genç nufus artış yetersizliği, bu küresel ölçekli toplumların “gelecek  korkusunu ve  geleceklerinin sorunlu” görülmesine yol açmaktadır.

Türkiye ise  özellikle modern Batı Avrupa gelişmiş toplumlarına karşın genç ve dinamik bir nüfus yapısına sahiptir. Nüfus artış hızı yıllar itibariyle azalmakla birlikte, gelişmiş ülkelere kıyasla bu toplumlara nazaran hala yüksektir.  Fakat Türkiye’de de  genç nüfus sayısında görülen tedrici bir  azalışa karşın, yaşlı nüfus oranında görülen yükseliş, geleneksel inanışın aksine olarak Türk toplumunun da giderek yaşlandığını ortaya koymaktadır. Bundan dolayı Sayın Başbakan çok yerinde bir vurgu ile en “az üç çocuk” isteğini belirtmektedir.

Genç nüfus, ülkeye ekonomik ve toplumsal kazanç sağlayan bir unsurdur.

Günümüz itibariyle Türkiye’de mevcut genç nufus, dünyanın gelişmiş toplumlarına göre oldukça yüksek bir seyir izlemektedir. Ancak bu genç nüfus Türkiye’de kentleşme, sanayileşme, sağlık ve çeşitli alanlardaki gelişmelere bağlı olarak düşme eğilim içine girmiştir. Bu olguya rağmen genç nüfus, hala Türkiye açısından bir kazanç oluşturmaktadır. Çünkü gelişmiş diğer toplumlarda giderek azalan veya çok düşük seviyelerde artan genç nüfusa karşın, Türkiye’de artan bir nüfus ve bu nüfus içinde hala önemli bir dinamizm gösteren genç nüfusun ekonomik olarak kullanılması gerekmektedir.

Öte taraftan bir toplumun en önemli sosyo-ekonomik ve sosyo- kültürel kamburlarından birisini o toplumun istihdam konusu oluşturur. İşsizlik, toplumun ekonomisi kadar sosyal göstergelerini de etkileyen en önemli olgulardandır. Ailelerin işsizlik sonucu genç evlatlarını kontrol edememeleri, bunların, sokakların insafına terk edilmesi, boşanma oranlarının artması, aile içi şiddetin yaygınlaşması, kahvehanelerin artması, gayri meşru kazanç yollarının gelişmesine, gençlerin zararlı madde kullanımına yönelmesine, hayal kırıklığının oluşmasına, gençliğin geleceğini karanlık görme düşüncesine yönelmesine, böylece “isyan ahlakı”nın gelişmesi gibi çok çeşitli sosyo-kültürel sorunların oluşmasına yol açmaktadır.   

Türkiye’de yaklaşık  12milyon  genci  çalışma hayatında yer alırken, yine yaklaşık 4  milyonu  ne eğitimde ne de üretimde yer almaktadır. Bu ülkedeki çalışabilir genç nüfusun her 100 gencinin 34’ ünün  atıl durumda kalması demektir. Başta AB ülkelerinde, genç olma sorunu yaşanırken, Türkiye, elindeki bu önemli kozu yeterince özenle kullanamamaktadır. Bu durum genç nüfusun sadece ekonomik anlamdaki  kaybını  ifade etmemektedir. Ülkenin sosyal dokusunun patolojik bir hale dönüşmesinin de yolunu açar gözükmektedir.

Türkiye’deki terör sorununun  oluşumunda  ekonomik etkenlerin bir faktör olarak belirmesi  nedeniyle, Güney Doğu Bölgemizdeki  yaklaşık 800 bin genç nüfusun ekonomiye kazandırılmasıyla bir yandan terör sorununa belli oranda çözüm üretilmiş olmakla, öbür yandan da bölge insanın sosyal sorunlarının tedavisi yolu ile “dayanışmacı vatandaş”  olma bilincinin sağlanmasının yolu da açılmış olacaktır.

21. Yüzyıl Bilgi çağı sürecinde okuma yazma sorunu yaşayan toplumlar,  ekonomik ve kültürel olarak çağın gerisinde kalmaya mahkum toplumlar olarak kendilerini sunumlandırmış olmaktadırlar. Türkiye de 12 milyon gençten yaklaşık 700 bini yani %6 sından biraz fazlası üniversite mezunudur. Bu yaklaşık 700 bin üniversite mezunu gençlerin  de %40’ı atıl durumdadır.

Sonuç itibariyle genç nüfus bir ülkenin geleceği, genç nüfusun eğitimi bir ülkenin gelecekteki kalkınmışlık görüntüsünü oluşturması gerçeğinden hareketle  “ortaya çıkan tablonun ülke beşeri kaynaklarını etkin kullanma konusunda sıkıntı verici gözükmektedir.

Yapılan demografik araştırmalara göre bir kültürün 25 yıldan uzun süre devamlılığını sağlayabilmek için aile başına düşen doğum oranının 2.11 olması gerekmektedir. Bu sayının altına düştüğünde ise söz konusu kültürün yok olma sürecine gireceğine belirtilmektedir. Buna göre günümüzde başta Batı medeniyeti olmak üzere çeşitli toplumlarda genç nüfus krizi varken, Türkiye’nin bu kıymetli varlığı heba eden bir yaklaşım içinde olmaması gerekmektedir. Bunun önleyici politikaların geliştirilmesi ihtiyacı bulunmaktadır.   Bu konuda Türkiye’nin daha çok üretme ihtiyacı bulunmasına karşı  genç nüfusunun  kahvede, sokaklarda zaman harcaması, gelişmiş toplumların kıtlığını çektikleri bu olgunun, TÜRKİYE’DE TOPLUM ENERJİSİNİN çökmesine yol açmaya doğru bir seyir izlediği görüntüsü vermektedir. Toplumumuzun bunu tersine çeviren sinerjiye dönüştüren projelere acil ihtiyacı bulunmaktadır.

 

KAYNAKÇA

- Babuna, Cevat  ; Aile Planlaması ve Doğum Kontrolü,Yeni Bir Yüzyıla Girerken Türk-İslam   Sentezi Görüşünde Meselelerimiz-2,  Aydınlar   Ocağı Yayını,1988,  İstanbul

- http://www.bilgiustam.com/nufusun-ulkeler-icin-onemi-ve-nufus-artisi/

28. 12 .2010. 13:26

Yazarın Son Makaleleri

Sosyal Ağlarda Paylaş

Twitter Facebook Google+ E-mail

Kategoriler

Son Yazılar