“Tevhidi Sosyal Düşünce”

MISIR DA 529 İDAM VE TÜRKİYE'DE 30 MART SEÇİMLERİ

Küresel kapitalist antroposentrik (kendisini Tanrı yerine koyan) medeniyet, İslam ile savaşını, her türlü yolları kullanarak” medeniyet savaşı “eksenin de  bu mücadelesini gerçekleştirmektedir. Türkiye’de ki  İslam’ın özüne uygun  milli ve manevi gelişmeler ile Mısır’da Mursi yönetimindeki Sünni İslam’i gelişme, küresel kapitalist pagan medeniyetin gözünü oldukça korkutmuştur. Bu bağlamda küresel kapitalist medeniyet, başta Türkiye olmak üzere Mısır’da ki gelişmeleri de engelleme adına,  açık ve gizli bu ülkelerin coğrafyası da dahil olmak üzere  sosyolojik, kültürel ve sosyo-psikolojik unsurları kullanarak, “medeniyet çatışması”ndan galip çıkmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda işbirlikçi kukla yönetim, Mısır’ın “yeni bir Türkiye” olmasın diye seçilmiş Cumhurbaşkanını tutuklayıp, Müslüman kardeşleri illegal ilan edip ,şimdi de bu kuruma mensup ya da taraftarı olan 529 kişi için idam kararı vererek küresel antroposentrik pagan medeniyetin İslam’ a karşı mücadelesinde onların safında yer almışlardır. 

İslam medeniyeti ile küresel, antroposentrik, pagan dünyası arasında şu anda ne olmaktadır : Mısır’da medeniyet mücadelesi ekseninde bunlar oluyorken, İslam’ın iki özellikli ülkesin den bir diğeri olan Türkiye’de de 30 Mart  2014 seçimleri yapılacaktır.

Türkiye’de üç Ergenekon yapısının varlığı son dönem deki gelişmelere bağlı olarak ortaya çıktığı görülür olmuştur. Bunların ortaya konan açık uygulamalarından da anlaşılacağı üzere, küresel antroposentrik  Batı medeniyetine bağlı unsurlar olarak tezahür etmiş oldukları belirtilebilinir. Bunlardan ilki;  1807’den itibaren Türkiye’ye sızan “bürokratik, akademik, ekonomik Ergenekon”, İkincisi  bürokratik Ergenekon’un iktidar alanlarını sağlamalaştırma adına silahlı eylem grubu olarak organize edilen PKK  adı altında “terörcü Ergenekon” ve son olarak da paralel yapı olarak beliren Türk toplumunun dini –sünni inancını, İslam gibi gözükerek  İslam’ı light”leştirme teşebbüsüyle  Protestanlaşmaya bağlamayı amaçlayana “Cemaat Ergenekonu”’dur. Buna göre 30 Mart seçimleri bir belediye seçimleri gibi gözükse de “medeniyetler çatışması” noktasında   bu seçim, İktidar partisine karşın;  öncü kuvvet olarak küresel antroposentrik yapı ile  zihniyet dünyası itibariyle eşgüdüm içerisinde bulunan Paralel yapı ve diğer partilerin yer yer açıktan yer yer de zimni ortaklılıkları ile karşı karşıya gelinen ikili bir ayırımın ortaya çıktığı bir seçim görüntü tablosu oluşmuştur. Seçimin İktidar partisini başarısıyla sonuçlanması durumunda, küresel antrosentrik medeniyet ve yerli işbirlikçi unsurların kayp etmeleri durumunda; 21. yüzyıl Türkiye’sinin, kendi medeniyet değerleri üzerinden devlet olma biçimin “Yeni Türkiye” bağlamında oluşması, 200 yüzyıllık pagan medeniyetinin sonlanmasının başlangıç yolunun açılımı anlamına gelmektedir. Bu durum Batı medeniyetinin  dünya üzerinde egemenliğini kayıp etmesini sürecini, buna karşın Türk toplumunun da ; Anadolu’nun yeniden dünya sahnesine adalet, ahlak, dayanışma, erdemli tutum, sevgi, barış, zulumün nihayetlenmesi, kardeşlik hukukunun evrensel boyutlara ulaşmasının önünün açılması anlamına gelecek siyasi, ekonomik ve kültürel birliği oluşturma işaretleri vermesini mümkün kılmaktadır. Bu işareler, dünyanın 200 yıldır beklediği, aradığı ama ancak bu zaman da buna kavuşma ihtimalinin ortaya çıktığını ifade etmektedir. Ancak Yeni Türkiye’nin bu gelişimini engellemeye çalışan başta iç yapımızda olmak üzere küresel antroposentrik merkezli  kesimler, başta 30 Mart seçimi olmak üzere, bu durumu engelleme çabası içerisinde oldukları da tüm toplumumuzun gözü önünde bulunmaktadır. Bu kesimleri ihtar bağlamında Diyanet İşleri Başkanlığı dün (25 mart 2014) haber7.com da yayınlanan bildirisinin bir kısmın da şöyle  manidar ifadeler bulunmaktadır :

“Güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilen bir Peygamberin ümmetinde bulunması gereken vazgeçilmez hasletlerden biri, hiç şüphesiz, ahlâkî ölçülere sadakat göstermektir. Mahremiyetin ihlali; insaf, vicdan ve adalet ölçülerinin göz ardı edilmesi; her ne suretle olursa olsun, yalana, iftiraya ve tecessüse başvurulması, dinin yüksek değerlerinin hafife alınması, hangi sebeple olursa olsun helal-haram sınırlarının yok sayılması ve kul hakkı bilincinin zaafa uğratılması, bu sadakatle asla bağdaşmaz.”

Buna göre yalan, tecessüs, nifak ve Diyanet  İşleri Başkanlığı ifadesiyle“kriminal hurafe” gibi kötü ahlak vasıflarından hassasiyetle uzak durularak, medeniyetimizi 21. yüzyıla İslam’ın, Türk toplumunun yüce menfaatlerini koruyarak, ecdadımız yapmış olduğu mücadele şuuruna yakışır biçimde uygun gereken davranışları sergileyerek iki dünyada da başarılı olunma çabasına girilmesi elzem görülmelidir.  Aksi takdirde  bu toplumun özgün değerlerine karşı duruş İslam dinin özünü zedelemeye yol açabilecek tehlikelere karşı  Münafikun Suresinde Yüce Rabbimiz şöyle  bir ikaz da bulunmaktadır:  “Yeminlerini bir kalkan edip de Allah yolundan yan çizmektedirler. Hakkikaten bunlar ne fena yapıyorlar. Bu onların önce iman edip sonra inkar etmeleri, bu yüzden de kalplerine mühür vurulması sebebiyledir. Artık onlar anlamazlar.”(Münafikun Suresi 2,3).

Buna göre küresel antropesentrik pagan medeniyet, İslam’a, Peygamber Efendimiz(SAV) ‘e ve bağlamda bunlara tutkun İslam’a bin yıldır hizmet veren Müslüman Türk milletine karşı bir düşmanlık, imha etme içerisinde bulunduğu açık olarak bilinmektedir. Bu noktada bu pagan medeniyete yakın durma konusunda Türkiye’deki bu üç Ergenekon tipinin tutumlarından vazgeçirme de ve/veya etkinsiz kılınmasında 30 Mart seçimleri bir “medeniyetler çatışması”nın siyaset üzerindeki dili olarak görülmelidir.

Yazarın Son Makaleleri

Sosyal Ağlarda Paylaş

Twitter Facebook Google+ E-mail

Kategoriler

Son Yazılar