“Tevhidi Sosyal Düşünce”

Milli Girişimcilik ve Yerli Araba Üretimi

Son dönemlerde yapılan yerli araba üretimi tartışması esasında Türkiye’de “Milli girişimcilik “ sorununa dikkat çekmektedir. Türkiye açısından “Milli girişimcilik” meselesi esasında önemsizleştirilmiş ya da unutturulmuş veyahut da Türkiye’ye katkısı olabilecek ana mecrasından çıkartılarak pasifize edilmiş bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Son dönemlerdeki yerli araba üretimi konusunda yapılan tartışmalar şekli bir mahiyet taşımktadır. Bizler toplum olarak bu konudaki tartışmayı yine şekil yönünden, sorunun dış kabuğunda kalarak tartışma âdetimizdeki “düzenliliği”! korumuş olduk. 

Türkiye’nin yerli araba üretememesinin sebebi olarak öncelikle bu işin çok pahalı olduğundan değil de, gerçek manada “milli girişimcilik” ruhunun geliştirilmemesine bağlı olduğunu düşünmesi gerekir. Oysa girişimcilik değil de milli girişimcilik olgusu, Türkiye’nin en önemli yapısal-kültürel- milli kalkınma içerikli sorunlar yumağının büyük düğümünü oluşturmaktadır. 

Türkiye’de “girişimciliği” geliştirme üzerine pek çok resmi ve tüzel kurumlar faaliyetler gerçekleştirmektedir. Ancak bu geliştirilmek ve yaygınlaştırılmak istenen “girişimci”liğin temelleri libarel- kapitalist zihniyet anlayışına göre kurgulanmış müteşebbis insanı ve işletmeye meşruiyet kazandırılmaya yönelik olduğu zihniyet noktasından bakıldığında görülmektedir. Buna göre sözkonusu faaliyetlerin toplumun liberal-kapitalist zihniyetine sahip dinamik girişim ve girişimciliğini geliştirmeye yaramakta olduğu söylenebilir. 

Her sosyal sistem, o sistemin kendi insan tipi ve onu toplumun/sistemin değerlerine dayalı ekonomik, sosyal, kültürel girişim faaliyetleriyle oluşturulur ve geliştirilir. Türkiye’de liberal-kapitalist girişim ve girişimciliğin ortaya çıkardığı “insan”nın girişimciliği ile Türk toplumun özgün değerlerine dayalı milli girişimcilik zihniyeti arasında oldukça önemli yapısal farklar bulunmaktadır. Birdefa öncelik bu konuda böylesi bir farkın şuurunda olmak gerekmektedir. Bu farklı bakıştan hareketle üretim hayatına bakılma ihtiyacı bulunmaktadır. Bu farkın en önemli özelliği olarak

-Türk toplumunun tarihsel-kültürel değerleri özgün girişimciliğin risk alması, 

-milli ve manevi şuurdan hareketle kazanmayı düşünmesi,

-devlete dayanmayıp öz sermayesini merkeze alması dolayısıyla devlet kapitalizminden uzak bir girişimcilik ile üretken, 

-model geliştirici bir mantığa sahip olarak hem iç hem de dış piyasaya yönelmesi hedefleyen bir çerçeve çizmekte olduğu söylenebilir. Ancak Türkiye’deki liberal-kapitalist girişimcilik ise

- devlet kapitalizminden beslenebilen, 

-risk almaktan oldukça uzak durmaya çalışan,

-1985’ler kadar teknolojik yenilik konusunda durağan iç piyasaya yönelik, -laik-seküler Batı’lı değerleri taşıyan, jakobenci, 

-yerli olmaktan uzak özellikleri içeren bir kapitalist girişimcilik niteliklerine haiz olduğu söylenebilir. 
İşte bu zihniyet farklılaşmasını gözönünde bulundurarak Türkiye’nin yerli araba üretmesi meselesine bakıldığında sorunun ülkenin bu üretim konusunda ekonomik kapasitenin yetersizliğinden değil de “milli girişimcilik şuurunun”, milli sanayi inşa etme bilincinin, özgüvenin ve ülke(vatan) –değer aşkının yetersizliğine bir anlamda bağlamak gerekmektedir. Çünkü milli girişimcilik bir ülkenin girişimci insanını o ülkenin/toplumun sosyal, kültürel, ekonomik değerlerinin etkisine bağlı olarak inşa eder. Bundan yoksun girişimcilik, stratejik sanayilerde milli menfaatleri koruma yönünde ön almakdan ya geri durabilen ya da işin içine girdiğinde ise “milli girişimcilik” vasfından çıkılarak, beynelminel girişimcilik özelliğine bürünülerek uluslar arası liberal-kapitalist girişim faaliyeti ile ortaklığa yönelinebilinmektedir.

Sonuçta Türkiye açısından milli girişimcilik, ne yöntemi(liberal mi? yoksa Türk- slam merkezli mi?) konuşulmadan bahsedilen “girişimcilik” dir, ne de “milli burjuvazi”dir. Türk milli sanayisi, bu farklı tasniflerin ve arkasındaki kültürel dünyaların benzemezliklerini dikkate alarak “yeni bir milli girişimci” tipini ve bunların elinden yükselen milli sanayi ve milli üretim sürecine yönelmesi gerekmektedri. Yoksa hala kendi arabanız değilde başkalarının arabasına 21.yüzyılda da binmeye devam etmek içten bile değildir.

ankarameydani.com 04.10.2011 Salı - 16:17