İslam'a ve Hz Peygamber (SAV) Efendimize Yapılan Saldıları Kınamak
Türkiye’de son dönemlerde ısrarlı bir şekilde İslam’a ve Peygamber Efendimiz(SAV)’e karşı hakaret, kışkırtma furyası başlamıştır. Bu kışkırtma faaliyetleri zaman zaman gündeme getirilir ama her seferinde ise kışkırtıcılar amacına ulaşamamaktadır. Tam aksi bu kışkırtmalar toplumumuzun nefretini artırarak bir başka sevgi ile Efendimize(SAV) bağlılığı artırır olmuştur.
Bu tartışmalar zaman zaman medyada, akademik çevrelerde, kimi sivil toplum kuruluşlarınca bu tür saldırılar ve kışkırtıcı beyanlarla karşılaşılmaktadır. Bütün bu yöndeki açıklamaları reddettiğimiz gibi, Peygamber (SAV)’e yapılan saldırılıları da lanetmekteyiz.
Yapılan, yazılan, çizilen ve gelişen olaylar, İslam’a ve Peygamber Efendimiz (SAV)’ e yönelik sistemli bir hakaret ve kışkırtma kampanyasının var olduğu göstermektedir. Bunlardan ilkinin amacı İslam’a ve Hz. Peygamber’e(SAV) saldırı üzerinde Türkiye’nin muhafazakarlaşma sürecine tam olarak girmeden, seküler bünyesel varlığı batı değerleriyle örtüşük vaziyette devam ettirme arzusundan kaynaklanmakta olduğu söylenebilir. Tam bir muhafazakarlaşmış toplumu ancak muhafazakarlığı oluşturan kutsallara saldırılarak, toplumun buna tepkisi duyarlılığı test edilmektedir. İkincisi ise bilim adamı yoluyla İslam’a ve Hz Peygamber’e (SAV) yapılan saldırılardır. Türkiye’de muhafazakâr gelişmelerin önünü almak adına öncelikle birtakım akademisyenler üzerinden” Kur’an bize “yeter anlayışını savunarak, Hz Peygamberin günlük yaşantımızda İslam uygulamalarını insanlığa gösteren sünnetini önemsizleştirme ve hatta unutturma yolu ile sünnetsiz anlaşılamayan bir İslam ortaya konmak istenmektedir. Bu uluslar arası bir siyasi proje olarak değerlendirilmelidir. Çünkü Türk toplumun tarihsel-toplumsal-siyasi dinamikleri, sünnete bağlılık üzerinden geliştiği için İslam ile Türk milleti et ve tırnak gibi içice olmuşlardır. Bundan dolayı dini konular üzerinde konuşma adına birtakım akademisyen çevreler üzerinden Türk toplumunun sünnetten uzaklaştırma kampanyası yürütülmektedir.
Üçüncü olarak bir takım yazar adı altındaki şahısların müslüman Türk toplumun kutsalı olan İslam’a ve Hz. Peygamber(SAV)’e açıktan saldırmaktadırlar. Bu mesnetsiz açıklamaların Türk toplumu nezdinde hiçbir kıymeti yoktur. Türk toplumu da artık bu tip alçak beyanların kışkırtma olduğunun da bilincine ulaşmıştır. Bu kışkırtmalardan elde edilmesi beklenen amaçlara ulaşılamadığı gibi, aynı zamanda toplumda bunlara karşı oluşan nefret, Hz Peygamber’e (SAV) olan sevginin daha da artırmaya yaramaktadır. Yani Peygamberine sahip çıkmayı topluma öğretmektedir. Bu kışkırtıcılar biraz İslam tarihini bilmiş olsalardı, Efendimiz’e(SAV) yapılan her saldırı eylemini, Allah(c.c.), Efendimiz’in lehine dönüştürmüş ve bu zulum kesimin garazları boşa çıkmış, amaçlarına ulaşamamışlardır. Konu bugün içinde aynıdır. Yine özgürlük adı altında İslam’a ve Efendimiz’e(SAV) yapılan saldırılar nihayetsiz kaldığı ve kalacağı gibi, Peygamber aşkını daha da artıracaktır. Ancak bu meselenin siyaset açısından okunmasına bakıldığında ise ciddi bir İslam ve Hz Peygamber düşmanlığı göz önüne çıkmaktadır. Bu noktada Türkiye’deki son dönem yaşadığı siyasi olaylar ve ardından gelen hakaret açıklamaları, bir sistem oyunun var olduğunu ortaya koymaktadır. Ne İslam’ı ne de Hz Peygamber’i(SAV) bu kesimlerin sarf ettikleri lekeleyebilir, ne de bunların ardındaki küresel oyun kurucular bu işlerde başarılı olabilir.
Türk toplumu olarak, İslam ve Hz Peygamber SAV korunmasında daha hassas bir tavır sergileme idrakini geliştirerek, kışkırtmalara “dayanışma ve sahip çıkma” özgürlüğü ile cevap verebilmelidir.