Haçlı Savaşı yayılıyor, Müslümanlar oyalanıyor
Kaç senedir anlatmaktan dilimizde tüy bitti. Yeni bir dünya savaşı oluyor. Bu savaş tamamen din eksenli bir savaş. Savaşın bir cephesinde tüm Müslümanlar var. Karşı cephenin komuta merkezinde Vatikan ve Haçlı devletleri, Siyonist İsrail var. Haçlı cephesi, Ortodoks Rusya, Komünist Çin ve Budist Hindistan’ı da yanlarına çekmek istiyor.
Adı konulmamış din savaşları devam ediyor. Haçlı savaşının karargahları Washington, Berlin ve Vatikan. Dini olarak Vatikan, siyasi olarak ABD ve Almanya başroldeler. O nedenle Türkiye’de ardı ardına Alman casuslar yakalanıyor, sınır dışı ediliyor veya öldürülüyor. CIA adına da Paralel çalışıyor.
Yeni küresel savaş daha çok bir istihbarat ve algı savaşı şeklinde yürütülüyor. Medya da çok önemli bir boyutu. Büyük savaşın çeşitli ülkelerdeki cephelerinde sıcak savaşlar da oluyor. Suriye bunun en tipik örneği.
Suriye’deki iç savaşın başından bu yana ABD, AB ve Rusya tamamen senkronize ve danışıklı bir şekilde ortak hareket ediyor. ABD ve Avrupa “Esad karşıtı” rolünde, Rusya “Esadçı” rolündeler. Bunlar tamamen bir oyun. Tamamen bir mizansen. ABD, Avrupa, Rusya, İsrail ve İran.. Hepsi de Esad’ın yıkılmaması için uğraşıyor. Bu ülkelerin tamamı, ne kadar Esad ve rejim karşıtı gruplar varsa onlara saldırıyorlar, onlarla savaşıyor. ABD ve Avrupa“terör örgütü” deyip IŞİD’i vuruyor, IŞİD’i vururken terör örgütü PKK ile ortak çalışıyor.
Rusya ise Esad muhalifi diye ÖSO ve Türkmenlere saldırıyor.
ABD, Avrupa ve Rusya senkronize vaziyette Türkiye ve İslam dünyasının sabrını, tepkisini, kapasitesini ve reflekslerinin seviyesini test ediyorlar. Rusya lideri Vlademir Putin, Kurban Bayramı öncesi Moskova’da büyük bir caminin açılışına katılarak İslam dünyasının saygı duyduğu Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la birlikte Müslümanlara sempatik bir “sinyal” veriyor. Aynı Putin bir hafta sonra New York’ta ABD Başkanı Obama ile kadeh tokuşturup, ertesi gün Suriye’de Müslümanlara saldırıyor. ABD ise açıklama yapıp “Rusya’nın saldıracağından haberimiz vardı. Moskova bize söylemişti” diyor.
Putin’in Suriyeli Müslümanlara saldırısı üzerine Rus Ortodoks Patrikhanesi açıklama yapıyor ve bu saldırıyı “Kutsal savaş” yani “Haçlı savaşı” olarak tanımlıyor. Suriye’de Müslümanları vuran, öldüren Rus askerleri, Hristiyan din adamlarınca kutsanıyorlar. Suriye’de Müslümanları öldüren savaş uçakları ve Rus silahları papazlar tarafından kutsanırken çekilmiş görüntüler servis ediliyor.
Bütün bu olanların öncesinde ise ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jen Psaki “Türkiye gerçek manadaki birleştirici İslam’ı bu hızla yaymaya devam ederse kısa sürede olağanüstü dev bir devlete dönüşecek” diyerek Türkiye üzerine Paralel ve PKK eliyle yapılan saldırılar ve Avrupa ve ABD medyası üzerinden sürdürülen algı operasyonlarının arka planını dışa vuruyordu.
Ey ülkemde “Gassalın önündeki meyyit gibi” gibi uyuyan Müslümanlar! Daha ne zaman uyanacaksınız?
Aylan bebek gibi çocuklarınızın kıyıya vurmasını mı bekliyorsunuz? Afganistan’ı Irak’ı, Suriye’yi “terör” gerekçesiyle ve teröristlerle beraber işgal ettikleri gibi; Kabil’in, Bağdat’ın, Halep’in, Şam’ı yerle bir edildiği gibi; İstanbul’un, İzmir’in, Ankara’nın Konya’nın, Trabzon’un, Diyarbakır’ın da Haçlı koalisyonu tarafından bombalanmasını mı beklemeniz gerekiyor. Allah’ın size bize daha başka bunu nasıl anlatmasını bekliyoruz. Gökten illaki bombalar yağdırmasını mı bekliyoruz.
Hepimiz oyunda oynaştayız. Vatansız kalmış 2.5 milyon Suriyeli Müslüman gözlerimizin önünde bize hiçbir şey anlatmıyor mu? Bunun açık bir Haçlı Savaşı olduğunu daha nasıl anlatacaklar?
Şu satırlara lütfen kulak verir misiniz?
“Artık Allah için birbirimizle uğraşmaktan vaz geçelim. Artık bu fırkalara, bu melun tefrikalara nihayet verelim. Biliyorsunuz ki şarkta, garpta, şimalde, cenupta ne kadar Müslüman varsa hepsi mahkum! İşte o zavallıların şimdilik dinlerini olsun muhafaza edebilmeleri de şu hükumet sayesindedir. Maazallah şu son Müslüman hükümeti de yıkılacak olursa Rusya’daki, Çin’deki, Hind’deki Cava’daki elhasıl dünyanın her yerindeki yüzlerce milyon Müslüman artık dinine sahip olamayacak. O zaman biz yalnız kendi derdimizi değil, dört yüz milyon ibadullahın vebalini de yükleneceğiz. Ne dünyayı görecek gözümüz, ne huzur-u Rabbül’alemine çıkacak yüzümüz kalmayacak.”
Bu mısralar kim tarafından ve ne zaman yazıldı birliyor musunuz? Bugün yazılmadı. Bundan tam 101 sene önce Kasım 1914’te, Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine Mehmet Akif Ersoy tarafından yazıldı. Bugünkü durumdan ne farkı var? Tam da bugünkü durumu anlatıyor.
101 seneden bu yana hala uyuyor muyuz?
Yoksa uyanmaya artık niyetimiz var mı?
Alper TAN