30 Mart Seçimi ve Yeni Türkiye'den Büyük Türkiye'ye Geçiş
Türkiye 2007 ‘den bu yana “Yeni Türkiye” süreci başlamıştı. Ancak 30 Mart 2014 yerel seçim üzerinden başlayan süreç bir “medeniyet tercihi “ seçimine yönelmiş olması nedeniyetle, Ak Partinin açık bir galibiyet ile seçimden çıkmasıyla bu durum yeni bir olguyu ortaya çıkarmıştır : “Büyük Türkiye”nin oluşum süreci başlamıştır. 2007-2014 arası bu yedi yıllık zaman dilimi Türkiye’de “Yeni Türkiye”’nin oluşum zihniyetini hazırladığı söylenebilir. 30 Mart 2014 seçimi sonrasında ise “Büyük Türkiye” algısına geçiş işaretlerini toplumun istediği ortaya çıkmıştır.
Bu noktaya nasıl gelindi;
Gezi Parkı Olayları, 17 Aralık, 25 Aralık, Paralel Devlet,montajlar, dinlemeler sürecine yönelik 30 mart 2014 yerel seçimlerine gelinmiştir. Bu seçimin pek çok yönüyle çok partili siyasi hayata geçişten bu yana oldukça önemli hatta bazı özelliği ile bir ilki taşımaktadır.
Seçimin galibi AK Partidir.
Seçimin mağlubu CHP dir.
Seçimin Türk toplumunun milli ve manevi değerleri açısından “kişilik bunalımı yaşayan” siyasi partisi MHP’dir.
Seçimin işbirlikçisi; önceleri laik seküler batıcı aydın-bürokratların yaptığı görevi bugün bunlardan devir alan “Parelel Devlet”çi yapı ve onun misyonudur.
Buna göre şu tespitler de bulunmak mümkündür ki;
- Bu seçim öncelikle yerel seçimler üzerinden başlayıp mahiyeti Türk toplumu açısından ”medeniyet tercihi ”ne yönelmiş bir seçim özelliği taşımaktadır.
- Bu seçim tapelerle montajlarla, 17 Aralık, 25 Aralık operasyonlarıyla Batı medeniyeti Hıristiyan-Yahudi eksenli uluslar arası küresel finans ve bu bağlamında ki çizgide yer alan paralel devletin, Türkiye’yi yeni yüzyılda Kur’an ve Sünnet çizgisindeki İslam’ı, light İslam’laşma ya da protestanlaştırılmışlık haline dönüştürülmesi niyetleri taşıyan bir faaliyeti açığa çıkarmıştır. Toplumun da bu anlayışa olumsuz cevap verdiğini Ak partiye destekle göstermiştir.
- Bu bağlamda Türkiye’de bir ilk, bu seçimde görülmüştür. Türkiye 1807 ‘den bu yana devletin iç bünyesinde aydın, bürokrat vasıtasıyla batı menfaatlerini taşıyan bir grup, “jakoben” adı altında yer almışlardır. Bu kesim çok partili siyasi hayatın içinde daha çok, sağ partilerin içinde bürokrat, danışman şeklinde yer almışlardır. Bu etkin ama açıktan görülmeyen bu jakoben elit kesim, toplumu “merkez sağ” oylar üzerinden liberal-küresel finans yapılanmasına itaat eder hale getirmiştir. CHP zihniyeti ise zaten Batı modernleşmeci seküler değerler çerçevesinde uygulama zihniyeti itibariyle Türk-İslam anlayışına karşı bir tutum içinde yer aldığından yani batıcı jakoben çerçevede yer aldığından oy oranları genellikle en fazla %25-28 bandında bulunmaktadır. Bu oranlarla da hiçbir zaman iktidar olma özelliği zaten taşımamaktadır. Bundan dolayı Türkiye’de oy kullanan oranın %70- 75 arası geleneksel Müslüman kesimidir. Küresel kapitalist Hıristiyan-yahudi geleneği, Türk siyasi hayatını Türk sağ seçmeni üzerinden “merkez sağ” anlayışına bağlı hükümetler içinde kimliği toplumca bürokratlar vasıtasıyla bilinen ama batı’la işbirliği ve koordinasyon üzere çalışan bir bürokratik yapının üzerinden kendisinin Türkiye’de hep iktidarda kalmasını sağlıyordu. Geleneksel Müslüman –Türk seçmen bunu istemese de zorunlu olarak bu batıcı bürokratları, sağ hükümetlere oy vererek kendisi tanımadan iktidara taşıma vazifesini demokrasi vasıtasıyla sağlıyorlardı. Bu seçimlerde muhafazakâr sağ seçmen, ilk defa kendi içinde, bünyesinde Batı küresel sisteme bağlı çalışan “Batıcı” kesimi “paralel devlet “ net kimliği olarak görmüştür. İki yüz yıldır doğrudan göremediği “yerli batıcıları” bu sefer bu seçimlerde kendi içinde açık olarak görmüştür. İşte buna cevabını ise tokat şeklinde vermiştir. Dolayısıyla “paralel yapı”nın kendi hırçınlığı, küresel Batı ile işbirliği, “yerli işbirlikçi” kimliğini açığa çıkarmasıyla Türkiye’de batıcı olan bu kesim, sağın içine girmiştir. Müslüman, maneviyatçı kesimin içinde kimliğini çok net olarak açık bir şekilde ortaya çıkarmıştır. Türk toplumu anti- Batıcı anlayışa/kesime çok sert bir tokat vurmuştur. Bu yönüyle bu seçimler Türk sağın içindeki batıcı unsurları bir blok olarak net bir şekilde ortaya ilk defa çıkran bir seçimdir. Buna göre bu seçim, 1807 den bu yana Batıcı unsurlar artık açığa çıkarılmış olduğundan, bu süreç Türk toplumunun kendi değerlerinden evlatlarından bir yeni aydın bürokrat tipinin oluşmasıyla “Büyük Türkiye” 2020’li yıllarda beklemeyi mümkün kılacak özel bir durumu ifade etmektedir. Böylece “paralel devlet “kesiminin kendi montaj, tapelerle devlet içinde kendisini açığa çıkarmasının, devletten kovulmasının onayını toplum bu seçimlerle, Ak parti üzerinden kendi “medeniyet tercihi” yapma olarak göstermiştir. İşte Ak partinin başarısı bu durumu doğru okuyarak topluma konuyu havale etmiştir.