“Tevhidi Sosyal Düşünce”

21. YÜZYIL MEDENİYET MÜCADELESİNDE TARAFLAR

ABD,İsrail,  Hizmetçiler- Yeni (Özgün) Türkiye  arasında geçen mücadele, yeni yüzyılda dünyaya yön verecek hakim medeniyetin niteliğini belirlenmesi açısından son derece önemli ve ciddi bir durumdur.

17 Aralık 2013 de Ak Parti hükümetine karşı yapılan operasyon, esasında başlangıcı çok eskilere dayanan hizmetçiler ile Sünni İslam arasındaki gerilimin açıktan çatışmaya dönüşmesinin tarihidir.

Sünni İslam niteliğiyle Türkiye; kültürel, dini, sosyal ve mekânsal bağlamda Batı medeniyeti tarafından hiç kabul edilemeyen bir ülkedir.  Gerek Hıristiyan gerekse de Museviler’ce Türkiye’nin kontrolü, asla Sünni İslam’a bırakılamayacak kadar önemli bir ülkedir. Türkiye’ye karşı bu duruşun akademik açıdan en açık ve önemli göstergesi ise, “oryantalizm” konusunun varlığıdır. Siyasi olaylardaki kanıtları ise dönemsel işbirlikçiler eşliğinde oldukça çoktur;  Bir dönem de seküler, laik, jakoben aydın kesimin varlığıdır.  Bu yapının kontrolünde toplumun sosyal düşünüşünün yönlendirildiği, Batı bilim geleneğine dayalı üniversite ve eğitim sistemi, Doğu ve Güneydoğu’da ortaya çıkarılan uydurma bir etnik mesele… Bütün bunlar 19 ve 20.yüzyılın  sanayi toplumu yâda modernleşmeci zihniyeti açısından ele alınarak ortaya konulmuş meselelerdir.  Amaç Sünni İslam’ı (özgün Türkiye’yi/Yeni Türkiye’yi) dirileştirmemektir. Gün gelir başka bir dönem de ise; light İslam üzerinden, Sünni İslam ve Yeni Türkiye’nin oluşumunu,  hıristiyan, protestan-yahudi geleneği adına önünü tıkamak olarak ortaya çıkmaktadır.

21.yüzyıl din yüzyılı olduğundan, Batı medeniyeti Türkiye’de yeni işbirlikçi anlam dünyası light İslam olmuştur. Türkiye’de 20.yüzyıldaki Batı ile işbirlikçi kesimin politik anlam dünyası; sekülerleşme, laiklik ve jakoben zihniyeti olmuştu. Bu dönemin modernleşmeci yüzü ise bir kısım sivil ve askeri bürokrasi idi. Yeni dönemde Batı merkezli düşünce dünyasının Türkiye üzerindeki yeni politika temsilcisi light İslam zihniyeti olarak ortaya çıkarılmıştır.  Bu düşüncenin tarafları,  Türkiye’nin ana kültür kodu olan “Sünni İslam’ın” “vatan yapıcı din anlayışı” üzerinden “Yeni Türkiye” yapılanmasını baltalama girişimi içinde bulunmaktadırlar.

Bu yönüyle yani “Sünni İslam” geleneğinin “Yeni Türkiye” yapılanmasını istemeyen oluşumları tarihsel kültürel kodlarla okuyup, günümüz dili ile bunu kimlerin  istemeyeceği ortaya çıkarılabilinir:

1- Mekke pagan ekonomik sistemi, tevhide dayalı İslam oluşumunu istemediler, günümüzde ise Sünni İslam merkezli yapının varlığını ve gelişimini liberal-kapitalizm sistemi istememektedir.

2- Mekke kapitalistleri (kapitalizm bu dönemde sistem olarak oluşmamıştı, ancak “ahlak “ı var olmaktaydı) Ebu Cehiller, Ebu Lehepler, İslam’ın varlığını sosyal düşünce hayatını kabul etmedikleri gibi gelişimine de karşı çıkıyorlardı.   Bugün bunun karşılığı dünya küresel finans sisteminin koruyucuları olan Hıristiyan-protestan Yahudi geleneği ve bu geleneğin her türlü destekçileri temsil etmektedir. 

3- Mekke’de ki bu kapitalist kesimin ahlakı “küfür, şirk, nifak ve aşırı maddecileşme (dünyevileşme)” üzerine kurgulanmıştı. Türkiye’de ise “Yeni Türkiye” nin oluşumunu engellemek üzere öngörülen light İslam anlayışı, kökenlerinde insanlarımızı biraz dindar biraz da dünya başarısı peşinde koşturan Protestanlaştırmacı ahlak yapılanmasını sağlanmaya çalışmaktadır. Bu ahlak ve dünya görüşü maddecileştirmiş insanı; İslam’a karşı küfür duygularının içine sürükleyebildiği gibi, maddecileştirmeden dolayı da gizli şirke ve daha çok kazanma ve başarı adına “ikiyüzlü” olmaya, insanı İslam’ın temel kabullerine karşı “teferruat”çı bir bakışa iten bir kesimin varlığını ortaya çıkarabilmektedir.

Düşünce seviyesinde bu mücadelelerden sonra İslam, Medeni’ de devlet olma gücüne ulaşmıştı. Bu noktada Medine' deki mücadelenin şeklide değişmiş oldu.   Medine siyasal sürecinde içerden İslam Devletine karşı fitne çıkartılarak İslam Devletiyle mücadele etme süreci başlamıştır. Bunu yapan kesim ise başta Yahudiler olmuştur. Yahudiler, Evs ve Hazreç kabilelerine ayrı ayrı giderek her ikisine de onlardan gözükerek“ne çabuk unuttunuz kabilenizin şerefi için ölülerinizi, hâlbuki şimdi düşman kabile ile dost oldunuz” diyerek Efendimiz (SAV)’ in etraflarında bütünleşmiş Medine’ li bu iki kabileden oluşan sahabe kesimini neredeyse etnik mücadeleye yönlendirmek istemişlerdir.

4- Medine’ de Yeni İslam Devleti, kurum olarak kurulmuş bunu hazmedemeyen başta Yahudiler olmak üzere  sözleşmeye bağlı kalmama,  Medine’nin ekonomik sömürülmesinin engellenmesine duyulan nefret ve  kabileler arasında etnik çatışma teşviki gibi “sosyal fitneler” çıkartılarak, Yeni olan İslam Devletinin  içten çökertilmesi amaçlanmıştır. Bu noktada  daha sonraki süreçlerde  İslam dünyasında; hariciler, Hassan Sabah ve haşhaşiler, Osmanlı’ da jön Türkler, Türkiye’de ise önce seküler aydınlar, ulusalcılar, gezi parkı eylemcileri ve şimde de yargı üzerinden bir takım unsurlar” Yeni Türkiye”nin gelişimini engellemeye çalışmaktadırlar. Bu operasyon unsurları Türkiye’de  Ord.Prf.Dr. Hilmi Ziya Ülgen’in tabiriyle “Vatan yapıcı din “ anlayışı olarak tarif edilen tasavvuf merkezli Sünni İslam anlayışına, hükümete ve Başbakan’ın şahsı üzerinden yüklenilerek zarar verilmeye çalışılmaktadır. Ekonomik bir takım yolsuzluklardan hareketle esasında Türkiye’de Sünni İslam gelişimi engellenmek istenmektedir. Öte yandan İslam inancına göre; yolsuzluk, haksız kazanç İslam’ a göre haram olmakla birlikte, yolsuzluklar bahane gösterilerek temelde İslam ile mücadele de haramdır.  

Tasavvuf merkezli Sünni İslam anlayışını tarihi okumalarımızla kimlerin istemediğine baktığımız da bu kesimlerin içlerinden birkaç tanesi hemen göze çarpmaktadır;

Yahudilik, Hıristiyan–Yahudilik (günümüzde Neo-conlar), Hıristiyanlık, İran Şia'sı, günümüzdeki Selefilik, Türkiye’deki jakoben, seküler aydın ve bürokrasi gibi unsurları hemen gözlemleyebiliriz.

Batı medeniyetinin Türkiye’de ki “milli ve manevi eğitim” ile “Yerli sermaye” oluşumu  konusundaki özgün gelişmelere asla tahammülleri bulunmamaktadır. Çünkü eğitim, bir toplumun geleceğini kendi kültürel değerleri üzerine varlığını devam  ettirmesini sağlayan en önemli bilinçlendirici konuların başında gelmektedir. İkinci olarak da milli sermaye, ülkenin toplumun milli bağımsızlığını, gücünü, dünya siyasetine yön vermede taraf olmayı ortaya çıkaran ana maddi koşuldur. Bunun oluşması halinde dünya pastasından pay alma, kendi politakalarını savunma noktasında başkalarının alanını daraltıcı bir konum ortaya çıkarmaktadır. İşte bu iki nokta,  Hıristiyan-Yahudi geleneği eksenli Batı medeniyetinin Türkiye’deki eğitim ve sermayeyi kontrol edememe ihtimali, öte yandan da Yeni Türkiye’nin oluşumu üzerindeki etkin olma arzusunun sıfırlanması, dünya medeniyet hâkimiyetinin Türkiye mekanı üzerinden kaybedilmesi anlamını taşımaktadır. Bundan dolayı güya “Peygambere sormadan iş yapmaz denilen sahtekarlar” (Ömer Lekesiz Akit gazetesi, 28 Aralık 2013 “Başbakan Neyi Gördü” adlı yazısı) üzerinden Türkiye’de eğitim ve adalet alanlarında light İslami yapılanma, Hıristiyan ve Hıristiyan-Yahudi geleneğinin operasyonel gücünü temsil eder olmuşlardır. Tıpkı bu geleneğin “Eski Türkiye’deki” bir kısım asker ve sivil bürokrasi üzerinde laiklik, kemalizm, sekülarizmin takipçiliğini yapmış oldukları gibi.

Sonuç olarak Türkiye’deki 17 Aralık operasyonel yapısını Batı merkezli bir bakışın menfaatine uygun bir tavır ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. Operasyonun başta eğitim ve sonrasında ekonomi merkezli bir rövanş alma ve “Yeni Türkiye” nin Sünni İslam geleneği içerisinde yapılanmasının önünü tıkamaya yönelik medeniyet-siyaset eksenli bir müdahale olarak görülmesi gerekmektedir. Hükümetin bu noktada taşımış olduğu misyon gereğince düşünce ve faaliyet alanlarında mensuplarının sorumluluk taşıdıklarının bir daha derinlikli bir hassasiyetle gözden geçirmeleri gereğinin bulunmaktadır. Öte yandan da Peygamber Efendimize sormadan iş yapmadığı algısını yayan din tacirlerinin de etkilemiş olduğu saf, temiz İslam duygusuna sahip Anadolu insanın da bu noktada milli birlik ve manevi bütünlüğü “Yeni Türkiye” nin potansiyeli açısından önem taşımaktadır.

Yazarın Son Makaleleri

Sosyal Ağlarda Paylaş

Twitter Facebook Google+ E-mail

Kategoriler

Son Yazılar