“Tevhidi Sosyal Düşünce”

Ekonomik Durum

Günümüz dünyasında etkin olan kapitalist ekonominin sebep olduğu büyük krizi, aslında sistem kendisi üretmiştir. Nitekim dünya ekonomisine yön veren bir avuç kapitalistin faiz, borsa ve döviz oyunlarıyla piyasaları allak bullak ettikleri bu dönemde, son yüzyılın en büyük krizi yaşanmaktadır.
 
Bu krizin ilk başladığı yer ve kapitalizmin de esas merkezi olan ABD’nin Merkez Bankası eski Başkanı Alan Greenspan, “40 Yıldan fazla süredir bu sistemin iyi çalıştığını zannediyordum. Bankaların ve finans kuruluşlarının ödeme gücü bulunmayan çok fazla sayıda kişiye emlak kredisi verirken, üstlenilen büyük riski analiz edememesinden şoke oldum” demiştir.
 
Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick ise, krizin hemen akabinde yaptığı açıklamada; “mevcut piyasa sisteminin çöktüğünü ve bunun yerine yeni bir sistemin kurulması gerektiğini” söylemiştir. Zoellick daha sonra yaptığı bir açıklamada da, kontrollü kapitalizmden söz etmekteydi. Zoellick göreve ilk atandığı sırada yaptığı açıklamasında ise, gelişmekte olan ülkeleri zorlu zamanlara hazırlıklı olmaları konusunda uyarmıştı. Aslında onun krizden hemen sonra yaptığı açıklamalar, aynen eski ABD Merkez Bankası Başkanı’nın yaptığı gibi bir itiraf niteliğindedir.

2008 yılı Kasım ayında İnsan Hakları evrensel Bildirgesi’nin 60. yılı nedeniyle düzenlenen konferansta konuşan Prof. Ionna Kucuradi ise, serbest pazarın insan hakları için bir tezat olduğunu ifade etmiştir.

Yüce Mevla Haşr Suresi’nde, “Servet sırf zenginleriniz arasında dolaşan bir güç ve iktidar aracına dönüşmesin” diye buyuruyor. Zaten mesele de, Yaradan’ın emir ve yasaklarına uymamaktan kaynaklanıyor. Yani esas mesele, haddi aşmak ve paylaşımda adil olmamaktan ileri gelmektedir. Nitekim şahsi menfaat, acımasız rekabet ve ‘bırak yapsınlar!’ anlayışına dayalı Vahşi Kapitalizm, ticari hayatı yalan ve yaldızlı reklamlarla adeta sihirbazlığa çevirmiştir. Rahmetli Cemil Meriç’in dediği gibi, “Liberalizm; hür bir kümeste hür tilki rejimidir”.
 
Paradan para kazanmayı ön plana çıkaran, gerçekte olmayıp sadece kâğıt üzerinde; panolarda ve bilgisayar ekranlarında gözüken sanal varlıklar, gerçek iktisadi varlıkları tüketmiştir. Günümüz tabiriyle, ‘piyasa oyuncuları’ da bu oyunu kaybetmeye başlamıştır. Yaşanan bu felaketin sorumluluğu, tamamen vahşi kapitalist düzene ait bulunmaktadır(Temel, 2008).
 
Özal’dan beri Türkiye serbest piyasa sistemi uygulamaktadır. Aslında ülkemizde liberal sistemin kötü bir kopyası, yani taklidi söz konusudur. Kültürel konularda yapılan taklit toplum üzerinde olumsuz etkiler meydana getirirken, ekonomideki taklit ise, büyük kriz açısından ülkemizde olumlu etki yapmıştır. Nitekim piyasa sisteminin sıkı bir takipçisi olan IMF’nin dedikleri yapılmadığı için de, kriz ülkemize bire bir yansımamıştır.
 
Türkiye önemli seviyede bir genç nüfusa sahip bulunuyor. Bu durum ekonomi için de önemli bir kaynak anlamına geliyor. Aslında ülkemiz her türlü kaynak açısından zengin sayılabilir durumdadır. Ancak kaynakların değerlendirilmesinde sorunlar yaşanıyor. Küçük sermayelerin bir araya getirildiği birliktelikler oluşturmada, toplum olarak tecrübe sahibi olamadığımız da bir gerçektir.
 
Ülke ekonomisinde genel olarak üretim alanında problem yaşanmaktadır. Aslında sorun istihdam sorunudur. Eğitimin soyut olmaktan kurtarılarak, somut hale getirilememesi istihdam konusunda en önemli sorundur. En başta, meslek liseleri ve meslek yüksek okullarında eğitimin bizzat üretimin içinde yürütülmesi, istihdam sorununun çözümünde önemli bir çare durumundadır. Yoksa teorik eğitim anlayışıyla, gençlerimizin önemli oranlarda işsiz kalmaları kaçınılmaz olacaktır.
 
Ülkemizde önemli pazar sorunu da yaşanıyor. Yani üreticiler ürünlerini arzu edildiği şekilde değerlendiremiyor. Bu sorun, aslında organizasyon meselesidir. Aslına bakılırsa, aynı sorun tüketici için de geçerlidir.

Dr. Kazım Kara

Yazarın Son Makaleleri

Sosyal Ağlarda Paylaş

Twitter Facebook Google+ E-mail

Kategoriler

Son Yazılar